“Putlar kuramı”, Bacon’ın, insanın, dil, gelenek ve imgelem tarafından yaratılan yapıntılara körü körüne bağlanmasının zararlı ve yıkıcı etkilerini betimleyen Yeni Organon adlı yapıtında genel bir ideoloji kuramına dönüştürülür. Bacon gerçek bilgiye ulaşma yolunda insan zihnine çeşitli sorunlar çıkaran hatalı akıl yürütmelerin kaynağı olarak tanımlayıp genelde yanlış varsayımlar, yanılsamalar, önyargılar, yanlış kanılar ve eğilimlerden oluştuğunu düşündüğü “zihnin putları”nı dört ana öbeğe ayırır:
“Soy putları” (idola tribus) insanın doğasından kaynaklanan, insan soyuna özgü doğal ama yanıltıcı zihinsel önyargılardır. Soy putları duyulara dayalı algıya gözü kapalı güvenme, aşın genelle(ştir)me, hemen sonuca sıçrama (acele genelleme yanılgısı), görüşümüzle çelişen kanıtları görmezlikten gelme gibi eğilimleri içerir. İnsanların doğayı insan merkezci ya da insanbiçimci bir gözle düşünmeye yatkın oluşlarıyla yakından bağlantılı olan bu putlar, doğayı olduğu gibi görmemizi engeller; doğanın amaçlarıyla insanlığın amaçlarını birbirine karıştırmamıza yol açar.
Adını Platon’un “mağara benzetmesi”nden alan “mağara putları” (idola specus) ise tek tek bireylere özgü eğilimlerden oluşur. Bireyler kişisel alışkanlıklarından ve dolayısıyla önyargılarından etkilenmeye yatkındırlar. Bireyler çevre, eğitim, toplumsal ilişkiler ve biraz da okumalarından edindikleri davranış kalıplarına dayanan kanılar oluşturmaya sonuna dek açıktırlar. Böyle olunca da her birey doğaya kendi küçük penceresinden baktığından doğanın bütününü ıskalar.
Bacon’ın dile çıkmazcasına yerleştiğinden ötürü zihnin putlarının en tehlikelisi olarak gördüğü “çarşı putları” (idola fori), soyut ve anlamları muğlak sözcüklerin kullanımından kaynaklanır. Kimi sözcükler -anlamlı oldukları düşünülse de- gerçek dünyada hiçbir karşılığı olmayan, var olmayan şeyleri temsil ederken, kimi sözcükler de gerçek, var olan şeyleri adlandırmalarına karşın kafa karıştıracak ölçüde karmakarışık tanımlanıp kullanılmaktadırlar. Sonuçta, belirli bir düşünceyi aktarmak için yanlış sözcük ya da sözcükler seçilirse, söz dağarı dayanaksız temeller üzerine kurulursa, ifade edilen düşünce de yanlış olmaya yazgılı olur.
“Zihnin putları”nın sonuncusu “tiyatro putları” (idola theatri) ise eski öğretilere gönüllü kulluk etmekten, sırf yıllarca benimsendiklerinden ötürü basmakalıp kuramları olurlamaktan, her türden düşünsel yetkeye sorgusuz sualsiz boyun eğmekten oluşan önyargılar yumağıdır.
Aslında tüm bu dogmalar yığınının sahip olduğu tek özellik usta işi sözel inşalar olmalarıdır. Oysa ki gerçek bilgi edinme süreci sözcükleri ustalıkla kullanmaya değil, doğa yasalarının keşfine dayanır. Görüldüğü üzere, Bacon zihnin tüm putların deneye dayanmayan
düşüncelerden kaynaklandığını, zihnin ancak derinlerine işleyen kendi yarattığı putlardan kurtulduğunda doğa yasalarının deneye dayanan bilgisini araştırmak için kendisini özgür kılacağını öne sürer. Bacon’ın başlattığı çizgide, zihnin putlarının yerle bir edilmesi tasarısı, Nietzsche’nin Putların Alacakaranlığı’nda; Sokrates ve Kant’a yönelik eleştirilerinde; Marx ve diğer toplum eleştiricilerinin toplumsal ve ekonomik yapıları gizemlerinden arındırma çabalarında; son çözümlemede insanlara gerçekte var olmayan ama insanlar üzerinde gücü olan şeylere düşkünlüklerinden kurtulmalarına yardım etmede felsefece önemini korumuştur.
Bu yazı, Serkan Uzun ve Ü. Hüsrev Yolsal’ın “Felsefe Sözlüğü” adlı eserinden alınmıştır.