Konutlarda dış çerçeve itibariyle avludan sonra mahremiyet gözetilerek oluşturulan bir başka yapı elemanı kapı tokmak ve halkalarıdır. Somut ve soyut anlam olarak İslâmiyet’te cinsiyet hassasiyeti kapı tokmaklarının biçimlenmesine yansımıştır. Konutlara gelen misafir ile ev sahibi arasındaki sınırı sağlayan kapının, küçük ölçekli süsleme öğesi olan kapı tokmakları kapıya vurulduklarında çıkardığı ses ile ana fonksiyonu olan “ses” ve “tını” aracılığıyla, ev sahibi ile misafir arasında iletişim kurulmasını sağlamış ve eve gelen misafirin cinsiyetinin, ses yoluyla algılanabilmesine olanak sağlamıştır. Misafirin cinsiyetini ifade etmesi amacıyla kapının üzerinde yer alan kapı tokmakları, konumlandırılma biçimlerine göre, farklı anlamlara gelmiştir. Kapının sol veya sağ bölümünde bulunan, kadınların ve çocukların kullandığı tokmağa göre daha yukarda yer alan, kalın sesli ve büyük ölçekli olan tokmak, erkeklerin; kapının sol veya sağ bölümünde, erkeğin kullandığı tokmağa göre daha alt kısımda yer alan, ince sesli ve daha küçük ölçekli olan tokmak, kadınların; yine sağ bölümün en alt kısmında yer alan, kadın ve erkeğin tokmağına göre daha küçük bir ölçekte olup, daha ince ses çıkaran tokmak ise çocuklarındır.

Aile bireyleri kapı tokmağının çıkardığı sese göre misafirin cinsiyetini ya da mahiyetini anlayabilir. Eğer gelen misafir erkekse kapıya giden ve onu karşılayan erkek olur. Şayet evde erkek yoksa kadın erkek misafir geldiğini anlar ve mahremiyet ölçüsünde ne yapılması gerekiyorsa ona göre davranma imkânı bulur. Gelen misafir kadın olduğunda ise yine mahremiyet ölçüsündeki kurallara göre hareket edilir. Netice itibariyle kapı tokmakları, aile hayatının gizliliğine ve mahremiyete saygının estetik olarak dışarıya yansımasıdır.

Geleneksel konut mimarisinde mahremiyet tutumunun etkisi ile şekillenen bir başka dış yapı elemanı ise pencerelerdir. Pencere dışarıda nereyi görmek istemişsek oraya açılmakta, görmek istemediğimiz yere ise açılmamaktadır. Bu nedenle yapının bazen bir cephesinde pencereye yer verilmediğinden açıklık olmadan biçimlenebilir. Yani pencere dıştan görünüşe göre değil; içten yaşayışa göre açılmaktadır. Zemin katlar genellikle hizmet alanı olarak kullanıldığından yani aynı avlu gibi kadınların yaşamın çoğunu burada geçirdiğinden ya penceresiz ya da az sayıda küçük pencere şeklinde oluşturulmuştur. Doğrudan sokağa açılan cephelerde pencere sayısı daha az tutulmuş ve pencere üzerine kafes şebekesi yerleştirilmiştir. Katlarda pencere seviyeleri oturulan yerden yani sedirden manzaranın görülebilmesini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Bu tasarım şemasından dolayı aile mahremiyeti amaçlı pencerelere görüş açısını kapatmayacak şekilde kafes ve parmaklık tasarımları uygulanmıştır. Yine bazı yörelerde gelen misafiri tanımlamak ve ona göre tutum sergilemek amacıyla kim geldi pencere uygulaması görülmektedir.

Bu yazı, Ramazan Güler’in “İSLÂM İNANCININ GELENEKSEL KONUT MİMARİSİ ÜZERİNDEKİ YANSIMALARI” adlı esernden alınmıştır.