İyi bir kültür ortamında yetişmiş olmasının sağladığı avantajla, daha gençlik yıllarında göz dolduracak bir kişiliğe ulaşmış, ancak Endülüs onu tatmin etmediğinden bütün İslam dünyasını hedefleyen bir sefere çıkmıştır. Bu yolculuk ona her rastladığı ilim adamından yardım alabilecek komplekssiz bir tabiatının da yardımıyla muazzam bir birikim sağlamıştır. Öyle ki rastladığı her kitabı ehlinden okuma fırsatı bulmasının yanı sıra, birçok gönül adamından da ahlaki ve manevi tecrübeler elde etmiştir. Bu gayret ve enerjisini telifte de göstermiş, kimi zaman geceleri sabaha kadar eser telifine devam etmiştir. Kitabu’l Hak isimli eserinin şu son cümleleri dikkat çekicidir: “Bu kitap bu kadar yeter. Sabah oldu fecir doğdu. Hazret(-i ilahı) kelimesinin tahakkuk etmesi için Hak bizi münacat yerine davet ediyor. Çünkü hazret için bab-ı salatta sübut ve zuhur vardır. Zira musalli Rabbine münacat ediyor. Zuhurun genişlemesi ve Rahman’a münacat için sağlam kulpa tutunalım ve kalkalım.
Bu yazı, Cagfer Karadaş’ın “MUHYİDDIN İBN ARABi “VE DÜŞÜNCE DÜNYASI” adlı eserinden alınmıştır.